Skip to main content
Basından

Ruhr 2010’da iki genç Türk kadını – Hürriyet

By Cuma Nisan 2nd, 2010Nisan 28th, 2021No Comments

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in iki günlük Türkiye ziyareti gündemde boşluk bırakmadı. Bu ziyaretin İstanbul ayağına katıldığımdan, ziyaret sırasında kültüre olduğu kadar siyasi ve ekonomik ilişkilere ne denli önem verildiğini biliyorum.

İstanbul’daki Almanya Konsolosluğu’nda Merkel onuruna verilen “mini konser” için gönderilen davet kartından anladığım kadarıyla, İstanbul ve Ruhr’un 2010’da Avrupa Kültür Başkenti olması vesilesiydi.

Almanya Ankara Büyükelçisi Eckardt Cuntz’un ünlü Türk düşünürü Mevlana Celaleddin Rumi ile Alman filozofu Johann Wolfgang von Goethe arasındaki ruhani benzerliklerle birlikte, İstanbul ve Ruhr arasındaki benzerliklere işaret etmesi oldukça anlamlıydı.

Türk ve Alman bestecilerinin eserlerinden oluşan konserin ardından, Merkel “kültürel başkent” kavramını vurguladı. “İstanbul’a Essen’den sıcak duygular getiriyorum,” sözleriyle de başbakan yüreklere dokundu.

Ancak benim için konserdeki en şaşırtıcı şey, Ruhr 2010 Kültür Başkenti’nin sanat yöneticisinin genç bir Türk kadını, Aslı Sevindim olduğunu görmekti.

Slogan kültürle değişim

Ailesi Almanya’ya Eskişehir ilinden yıllar önce göç etmiş. 52 şehirde süregelen Ruhr 2010 Kültür Başkenti etkinliklerinin sanat yönetmeni olarak neden onun görevlendirildiğini açıkça anladım.

Ruhr 2010 sloganı “Değişim ve Kültür. Kültürle değişim.” Ruhr, kömür ve çelik sanayileriyle yıllar boyu Almanya’ya hizmet etmiş. Bu nedenle, Ruhr bölgesi değişimin kapılarını çalıyor.
Merkel’in belirttiği gibi, bölge 1990’lı yıllardan beri kömür ve çelik sanayisinden bir kültür sanayisine dönüşüyor, çünkü Ruhr kömür ve çelikle değil konser, festival, müze ve sergilerle hatırlanmak istiyor. Sevindim’e göre, Ruhr’un 2010’da Avrupa kültür başkentlerinden biri olarak seçilmesinin nedenlerinden biri de onun “çok kültürlü” kimliği.

“Ruhr 171 farklı ulusun yuvası oldu. Ruhr başka bir şey haline dönüşürken, “göç kültürüyle” şekillenen o insanlara kulak verdik. Hep birlikte, kim olduğumuz ve ne yöne gitmek istediğimize karar verdik,” diyor bu genç kadın.

İstanbul 2010’un felsefesi ne?

Ruhr’un dönüşümüne göçmenlerin dâhil edilmesi Ruhr 2010’un felsefesi oldu. Peki ya İstanbul? İstanbul 2010’un felsefesi nedir? Sevindim’i dinlerken aklıma takılan soru buydu. Örneğin, İstanbul’un kenar mahallelerinde yaşayan kişileri, ya da diğer bir deyişle İstanbul’un iç göçmenlerini bu süreç içerisine dâhil etmede başarılı olacak mıydık? Bu kişilerden kaçının İstanbul 2010 etkinliklerinden haberi var?

Keşke bu soruyu İstanbul 2010 Yöneticisi Şekip Avgadiç’e sorma fırsatım olsaydı. Ayrıca, İstanbul 2010 için Sevindim’in danışman olmasını da dilerdim. Bu makalenin başlığında sözünü ettiğim ikinci genç kadın Huma Kabakçı. Onun Ruhr 2010’la olan bağlantısını da özetlemeye çalışayım.

Babasının izinde

Kabakçı, birkaç ay önce vefat eden ünlü Türk koleksiyoncusu Nahit Kabakçı’nın kızı. Nahit Bey, 20 yıl boyunca bir araya getirdiği 200 parçadan oluşan koleksiyonuna kızının adını verdi. Nahit Bey, “Huma Kabakçı Koleksiyonu”nu İstanbul 2010 etkinliklerine katmak için çok çabaladı, ancak resmi görevlileri ikna etmeyi başaramadı.

Ancak, Ruhr ve diğer 2010 Avrupa Kültür Başkenti – Pécs, Macaristan, Huma Kabakçı Koleksiyonu’na kucak açtı. Nahit Bey, Hagen’deki Osthaus Müzesi, Goslar’daki Möchehaus Müzesi ve Pécs’deki Modern Magyar Galerisi’ndeki sergileri için hazırlanıyordu. Ne yazık ki, hayatını kaybetti.

Şimdi 19 yaşındaki kızı onun bıraktığı yerden devam ediyor. Londra’da eğitim gören Huma, Almanya ve Macaristan’da yapılacak olan sergilere hazırlanıyor. Bu iki genç kadını Ruhr 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesinde çalışırken görmekten dolayı çok sevinçliyim.

Gila Benmayor

Bültenimize abone olun

Koleksiyonla ilgili yeniliklerden haberdar olmak için bültenimize abone olun.

Aboneliğiniz gerçekleştirildi. İlginize teşekkür ederiz.